Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen bakanlığının 2020 yılı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, 2002 yılından bu yana Türkiye ekonomisinin en başarılı alanlarından birinin bütçe performansı olduğunu gördüklerini söyledi. İslami finans sistemi ve uygulamalarının geliştirilmesine özel önem verdiklerinin altını çizen Albayrak, “İslami finans uygulamalarını geliştirerek sistem dışındaki tasarruflar sisteme kazandırılarak ve yurt dışından da bu alandaki uluslararası sermayenin ülkemize akışını sağlıyoruz. Bu çalışmalar neticesinde İstanbul Finans Merkezimiz, uluslararası anlamda İslami finansın da önemli adreslerinden birisi olacaktır.” diye konuştu.
Sıkı mali politikalar ve bütçe disiplini ile birlikte her alanda toplumsal refahın ve gelişmenin taşıyıcısı olan önemli yatırımların hayata geçirildiğine işaret eden Albayrak, “Şimdi, 2020’li yıllara girerken aynı disiplini koruyarak, yeni hükümet sisteminin idari anlamda sağladığı avantajlarla birlikte yarının büyük ve güçlü Türkiye ekonomisini inşa etmek üzere yeni bir ruh ve anlayışla yolumuza devam ediyoruz. Kamu maliyesinden yatırımlara, Hazinecilikten finansa kadar ekonominin tüm alanlarındaki politikalarımıza yön verecek bu yeni anlayışla birlikte, önümüzdeki on yılların ekonomik altyapısını oluşturacağız.” diye konuştu.
Albayrak, 2000’li yıllarla birlikte küresel ekonomideki geçişkenliğin yoğunlaştığı ve bunun sonucu olarak kırılganlıkların arttığı bir dönemde, Türkiye ekonomisini tüm dış etkilere karşı daha korunaklı, daha rekabetçi bir yapıya kavuşturmak için bahsettikleri yeni anlayışın, anahtar görevini göreceğini ifade etti.
Son 15-16 ayda yaşanan kur ataklarını, verdikleri mücadeleyi birçok yerde anlattığını dile getiren Albayrak, bugün küresel ticaret ve finans sisteminin büyük bir türbülanstan geçtiği, belirsizliklerin her geçen gün daha da arttığı, son 6 yıldır maruz kaldıkları çok farklı saldırılara ve bunların ekonomik maliyetlerine rağmen, talip oldukları değişimi, ulaşmak istedikleri hedefleri ve bu yolda ektikleri tohumları anlatmak istediğini söyledi.
Albayrak, tüm değişim süreçlerinin sancılı olduğuna, her değişime direnen, mevcudu korumak isteyen, konforlu pozisyonlarını kaybetmek istemeyenlerin bulunduğuna değindi.
“Türkiye’ye fırsatlar sunuyor”
Küresel ekonomi ve finans sisteminin, hedefledikleri değişimi hayata geçirmemeleri halinde belki de bir daha yakalayamayacakları önemli fırsatlar sunduğunu belirten Albayrak, küresel ticaret sisteminin, ipek ve baharat yollarından sonra bir kez daha batıdan doğuya doğru kaydığına dikkati çekti.
Albayrak, Çin ve Hindistan’ın başını çektiği doğu ekonomisinin, üretim ve pazar büyümesi ile gelecek yıllarda batı merkezli küresel ekonomi ve finansın ağırlık merkezinde değişim yaşanacağını net ortaya koyduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Brexit belirsizliğine hala net bir projeksiyon ortaya koyamayan Avro Bölgesi, bir taraftan da daha belirgin hale gelen ekonomik yavaşlamanın gideceği noktayı kestirmeye çalışıyor. Türkiye’ye uzun dönemdir dayatılan sözde kurumların bağımsızlığı gibi gündemlerin, ne hikmettir ki uğramadığı küresel finans sisteminin başat oyuncuları, yavaşlama ve artan aşağı yönlü riskler nedeniyle genişletici para politikaları uygulamaya başladı. Geçtiğimiz yıl 4 kez faiz artırımı yapan ABD Merkez Bankası, bu yıl 3 kez faiz indirimi yaptı. Avrupa Merkez Bankası ise mevduat faiz oranlarını düşürdü ve yeni bir varlık alım programına başladı. Gelişmekte olan birçok ülke de ekonomilerinin toparlanması için faiz indirimlerini öncelik haline getirdi. Kimse, küresel yatırım pastasından aldığı payı, küresel ticaretteki pozisyonunu kaybetmek istemiyor. Küresel ekonomideki belirsizlikler her geçen gün artarken, başta Avrupa olmak üzere ülke yönetimlerindeki zayıf siyasi yapılardaki öngörülemez tablo gelecek için daha karamsar tabloların çizilmesine neden oluyor. Yaşanan bu tablo, Türkiye’ye çok farklı fırsatlar da sunuyor.
Küresel ticaretin ekseni değişse bile sahip olduğumuz merkezi ülke konumumuz ile özellikle enerji, ulaşım ve iletişimde son 17 yıldır sağladığımız büyük altyapı yatırımları ile dünyanın tüm köşelerine ulaşan geniş ihracat ağı, güçlü kurumları, genç ve eğitimli insan kaynağı ile küresel yatırımlara ve ticarete güvenli liman, küresel finansa yeni bir merkez ve dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi olabileceğimize inanıyoruz. İnanıyoruz ve tüm vizyonumuzu, stratejimizi bu inanç üzerine inşa ediyoruz.”
“Yol haritamızı hazırladık”
Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, enflasyon, cari açık, tasarruf açığı gibi uzun yıllardır süregelen sorunlarının bulunduğunu dile getirerek, “Bu sorunları azaltırken, yeni riskler oluşturmayacak, kaliteli büyüme trendine, düzenli ve sürdürülebilir finansman oluşturacak bir modele, ekonomik ve finansal güvenliği sağlayacak bir mimariye ihtiyacımız var. İşte bu ihtiyaçların tamamına karşılık vermek için bu yapıyı eksiksiz kurmak, hedeflediğimiz ideale kavuşmak için tüm yol haritamızı hazırladık. Uygulamaya da başladık.” dedi.
Albayrak, bu yol haritasını, Türkiye ekonomisine ilişkin ideallerini, yüzlerce liyakat sahibi genç kardeşleriyle, özel sektörde sahip oldukları imkanlarının çok daha altında imkanlara rağmen ülkesi için sorumluluk alan yol arkadaşlarıyla, tecrübesi ile yılların birikimini yeni nesillere aktaran kadrolarıyla gece gündüz çalıştıkları bu vizyonu, bu ideali anlatmaya çalışacağını vurguladı.
Göreve geldikleri ilk günden itibaren bu vizyonun üzerine kurdukları politikalarının tamamında temel düsturlarının başında istişare olduğunu ifade eden Albayrak, kamudaki bu güçlü insan kaynağını karar alma süreçlerine çok daha fazla katma hassasiyetinde olduklarını anlattı.
“Bağımsız ve güçlü ekonomiyle mümkün”
Albayrak, daha önce Finansal İstikrar Komitesi adıyla dönem dönem toplanan komiteyi, Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi adıyla yenilediklerini, kapsamını, katılımcı sayısını genişlettiklerini, finans politikalarında en üst karar alma mercii haline getirdiklerini anımsattı.
Hazine, Merkez Bankası, BDDK, Bankalar Birliği, SPK, BİST gibi kurumların üst düzey yöneticileri ile finans ve kalkınma alanında atmaları gereken her adımı, bilimsel raporlar ve dünya örneklerindeki en iyi uygulamaların ışığında belirlediklerini söyleyen Albayrak, Hazine ve Maliye Bakanlığı altında tüm bu organizasyonu daha da güçlendirerek, güçlü ve bağımsız bir Türkiye ekonomisi için çalıştıklarını kaydetti.
Albayrak, 17 yılda birçok alanda yapılan yatırımların ardından ve en son olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte tam bağımsız Türkiye hayalinin, bağımsız ve güçlü ekonomi ile mümkün olduğuna inandıklarını vurguladı.
Türkiye’nin, 2002’den bu yana eğitimden ulaşıma, sağlıktan sosyal politikalara kadar birçok alanda gerçekleştirdiği yatırımlarla çok önemli bir kalkınma ve gelişme hikayesi ortaya koyduğunun altını çizen Albayrak, bu hikayeyi gerçekleştirmek için çıktıkları yol boyunca siyasi ve ekonomik birçok engelleme ve saldırıyla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.
Albayrak, “En başından beri; siyasi ve bürokratik vesayet girişimleri, içeride ve dışarıda Türkiye’yi hedef alan terör faaliyetleri, siyasal ve toplumsal istikrarı bozmaya yönelik girişimler, tarihimizin en kanlı darbe girişimi ve son olarak yine tarihimizin en kapsamlı finansal saldırısı ile karşı karşıya kaldık.” diye konuştu.
“Ciddi bedeller ödedik”
Türkiye’nin 17 yıllık başarı hikayesinin, saydığı bu ardı arkası kesilmeyen saldırılara rağmen gerçekleştiğine dikkati çeken Albayrak, bu dönemde elde ettikleri kazanımlar için hep birlikte çok ciddi bedeller ödediklerini dile getirdi.
Albayrak, bundan sonra da milletin bu kazanımlarını korumak ve her geçen gün üzerine daha fazlasını koyabilmek için çalışmaya devam edeceklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte artık tüm kazanımların kurumsallaşacağı ve yeni hedeflere daha hızlı, daha emin, daha güçlü adımlarla ilerleyecekleri bir yola girdiklerini belirten Albayrak, “Cumhuriyetimizin 100. yılına yaklaşırken büyük ve güçlü Türkiye hedefimize ulaşmak istiyorsak, her alanda sağladığımız gelişmeyi güçlü ve bağımsız bir ekonomi ile taçlandırmak zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Önceliklerinin, kırılganlıkla mücadelede başarılı bir süreç yönetimi olduğunu anlatan Albayrak, “Ekonomimizi arzu ettiğimiz noktaya taşımak için mevcut durumda kırılganlık oluşturan konuları, Türkiye ekonomisinin kronik sorunlarının kalıcı çözümlerle ele alınmasını öncelik olarak ele aldık.” dedi.
Cari denge
Her yıl ortalama 50 milyar doların üzerine dayanan cari açığın finansmanının, ekonomi üzerindeki en büyük yük olduğuna işaret eden Albayrak, “Bu yük ile mücadele için, attığımız her adımda, cari açığa etkiyi, üretim ve ihracata katkıyı, ithalattaki gereksiz yoğunluğun ortadan kaldırılmasını temel prensibimiz haline getirdik. Küresel ticaretteki büyük daralmaya rağmen, aldığımız tedbirler ve verdiğimiz desteklerle ihracatımızı düşürmedik. İthalatı azaltmak için her alanda yerli kaynakların ve yerli üretimin tercih edilmesini sağladık. Bundan sonraki süreçte de ihracat ve katma değerli üretime dayalı sektörleri desteklemeye, kaynakların da özellikle bu alanlarda kullanılmasına özen göstereceğiz.” diye konuştu.
Öncelikli sektörler
Berat Albayrak, enerji, maden, petrokimya, turizm, bilişim, otomotiv, tarım ve ilaç sanayilerinin stratejik alanları olduğunu ifade ederek, gerek kredi büyümesinde gerekse Varlık Fonu eliyle yapacakları yatırımlarda öncelikli alanların bu sektörler olacağını bildirdi.
Albayrak, bu yıl cari fazlada rekorlar kırdıklarına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ekonomiyi küçültmeden, cari fazla vererek kapattığımız bir yıl olacak inşallah. Cari fazlanın yanında yine kronik alanlarımızdan birisini enflasyon olarak kabul ediyoruz. Şunu net şekilde bir kez daha söylemek istiyorum ki eğer büyük ve güçlü Türkiye ideali kurmak istiyorsak dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefliyorsak, enflasyonu kalıcı bir şekilde yüzde 5’in altına taşımamız lazım. Bu kapsamda para politikalarımız ile maliye politikalarımız arasında güçlü bir uyumu tesis ettik. Attığımız her adımın, her düzenlemenin ya da finansal alandaki her kararın enflasyondaki etkisini inceleyerek hareket ediyoruz. Enflasyon oluşturan en önemli alanların başında gelen gıda fiyatları alanında üç bakanlık olarak, biz, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, her ay düzenli olarak toplantımızı gerçekleştiriyoruz ve gıda enflasyonu ile mücadelede gerekli yapısal adım ve politikalarımızı takip ediyoruz.
Enflasyonla mücadelede atalet etkisi ve üretici tarafındaki maliyetlerin nedenlerini yakından takip ederek, bunlara yönelik önlemleri çok hızlı şekilde hayata geçiriyoruz. Geçtiğimiz yıldan bu yana enflasyonda önemli derecede iyileşme katettik. Tüketici fiyatları üzerindeki üretici fiyatları kaynaklı baskıların zayıflaması, enflasyon beklentilerindeki iyileşme ve güçlü baz etkisinin devreye girmesiyle 2019 yılı Eylül ve Ekim aylarında tek haneli seviyelere gerileyen enflasyon, Kasım ayında geçen yılın aynı dönemine göre 11,1 puan gerileyerek yüzde 10,56 seviyesinde gerçekleşmiştir. Para ve maliye politikalarının güçlü eşgüdümü ile mal ve hizmet pazarlarında rekabet ve verimliliği artıracak yapısal reformlarla, enflasyonla mücadelede güçlü duruşumuzu sürdürecek ve enflasyonu kalıcı olarak düşük tek haneli seviyelere indireceğiz. Bu çerçevede, Yeni Ekonomi Programında enflasyonun 2020 yılında yüzde 8,5’e, program dönemi sonunda ise yüzde 4,9’a düşmesini hedefliyoruz.”
Emeklilik sisteminin reforme edilmesi
Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, gelecek birkaç yıl içinde katma değerli üretim ve ihracata dayalı, sürdürülebilir büyümeyi yakalayan, cari açığı kontrol altına alan, doların etkinliği azalmış, uzun vadeli Türk Lirasına dayalı finansman sağlayabilen bir Türkiye ekonomisi oluşturma hedefi doğrultusunda önemli bir alan olarak tasarruf araçlarının etkinliğini gördüklerini söyledi.
Albayrak, “Bu açığı kapatmak için, emeklilik sisteminin reforme edilmesini oldukça önemli görüyoruz. Yapısal dönüşüm adımlarımız içerisinde de yer alan bu reform, daha sürdürülebilir bir emeklilik sistemini vatandaşlarımızın hizmetine sunacak. Dolayısıyla bu kapsamda, tasarruflar artırılarak dış müdahalelere karşı ekonomimiz daha güçlü hale gelecek.” dedi.
Finansman alanında bir diğer stratejik araçlarının Varlık Fonu olacağını vurgulayan Albayrak, mevcut portföyünde değer oluşturarak, Türkiye’de cari açığa katkıda bulunan projelere yatırım yapacağını belirtti.
Albayrak, Varlık Fonunun, Türkiye Cumhuriyetinin 100’üncü kuruluş yıldönümü olan 2023’te 100 milyar dolarlık büyüklüğe doğru koştuğunu dile getirerek, petrokimya, yerli kaynağa dayalı enerji üretimi, madencilik gibi cari açığı azaltan projelerin yanı sıra telekomünikasyon, İslami finansman, İstanbul Finans Merkezi gibi stratejik sektörlere odaklanacağını kaydetti.
Bu başlık kapsamında, Sigortacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun yasal düzenlemesini tamamladıklarını aktaran Albayrak, BIST ve Bankalar Birliği ortak girişimiyle yerli reyting şirketlerini kurduklarını anlattı.
Albayrak, kamunun tek hissedar olduğu Türk Reasürans A.Ş’yi faaliyete geçirdiklerini, hisse senedi piyasasında hisselerin gruplandırılarak yatırımcının kolay seçiminin sağlanmasına yönelik olarak Borsa İstanbul’da yeni pazar kriterlerini değiştirdiklerini, sermaye piyasalarında pazar ve ürün çeşitliliğini artırmak amacıyla atılan adımları güçlendirdiklerini anımsattı.
Türk Lirası Gecelik Referans Faiz Oranına (TLREF) dayalı krediler ve tahvil ihraçlarını yaygınlaştırdıklarını ifade eden Albayrak, “Ülkemizde iç tasarrufların arttırılması noktasındaki çalışmalarımız devam ederken, bu kapsamda dış tasarrufları da ülkemize çekecek çalışmaları ihmal etmiyoruz. Küresel sisteme entegrasyonumuzu güçlendirerek ülkemizin uluslararası sermaye ile etkileşimini pekiştirmekteyiz.” şeklinde konuştu.
Albayrak, üst fonlar, girişim sermayesi fonları, melek yatırımcılık ve kitle fonlaması uygulamalarını geliştirerek hayata geçirmek suretiyle, yalnızca yurt içi değil yurt dışı tasarrufların da ülkeye akışını hızlandırdıklarını vurguladı.
İslami finans sistemi ve uygulamalarının geliştirilmesine özel önem verdiklerinin altını çizen Albayrak, “İslami finans uygulamalarını geliştirerek sistem dışındaki tasarruflar sisteme kazandırılarak ve yurt dışından da bu alandaki uluslararası sermayenin ülkemize akışını sağlıyoruz. Bu çalışmalar neticesinde İstanbul Finans Merkezimiz, uluslararası anlamda İslami finansın da önemli adreslerinden birisi olacaktır.” diye konuştu.
Türkiye’de son iki yıldır, Yeni Ekonomi Programı ile birlikte girişimcilere kolaylıklar sağlayıcı adımlar atıldığını anlatan Albayrak, Dünya Bankası tarafından 190 ülkeyi kapsayan iş yapma kolaylığı endeksinde 60. sıradan bu yıl itibariyle 33. sıraya kadar yükseliş kaydetmeyi başardıklarına dikkati çekti.
İstanbul Finans Merkezi’nin oynayacağı rolü güçlendireceklerini belirten Albayrak, şöyle devam etti:
“Buna yönelik olarak sermaye piyasalarının güçlendirilmesi kapsamında dış yatırımları kolaylaştıracak, yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik mevzuat çerçevesini gözden geçirmeye dönük çalışmalara devam edeceğiz. Tüm bu adımlarımız finansal alanda çok daha güçlü bir yapıya kavuşmamızı sağlayacak. Küresel ekonomide yaşanan istikrarsızlıklardan kaynaklanan dış şoklara karşı ülkemizin finansal bir savunma mekanizmasına sahip olması yeni bir finansal ekonomik mimarinin kurulması ile mümkün olacaktır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin kalkınma süreçlerinde karşı karşıya kaldıkları en büyük zorluklardan olan küresel istikrarsızlıklar, büyüme patikalarında sapmalara, hatta büyümede duraksamalara sebep olmaktadır. Yeni finansal-ekonomik mimari ile güvence altına alınacak finansal yapımız, belirlediğimiz büyüme yolundaki engellere takılmadan, duraksamadan ilerlememize katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda mimarimizi dünyadaki en ileri örnekleri dikkate alarak oluşturuyoruz. Maruz kaldığımız finansal saldırıların ardından piyasalardaki bozulmaların önüne geçmek için adımlar atıyor, sağladığımız her iyileşmeyi vatandaşımıza, sanayicimize, üreticimize yansıtıyoruz.”
“İhtimal dahi verilmeyen bir tablo”
Son dönemde, Anadolu’da üreticiyle bir araya geldiklerinde devreye aldıkları bu paketlerin ne kadar önemli görev ifa etmeye başladığını gördüklerine değinen Albayrak, bu kapsamda en önemli paketlerin başında İVME finansman paketinin geldiğini aktardı.
Albayrak, Haziran ayında devreye aldıkları paket kapsamında, Kasım ayı sonu itibarıyla 51 bin 372 müşteriye, yaklaşık 40 milyar lira limit tahsis edildiğini, bu tahsis tutarının yaklaşık 25 milyar lirasının kullandırıldığını bildirdi.
Tüm bu adımların sonucunda, bir yıl önce ihtimal dahi verilmeyen bir tabloyla yılı kapatacaklarına işaret eden Albayrak, 2019 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış GSYH’nin, üç çeyrek arka arkaya pozitif büyüme kaydettiğini bildirdi. Albayrak, üçüncü çeyrekte ayrıca yıllık bazda büyümeyi de pozitife geçirdiklerini kaydetti.
Albayrak, yılın son çeyreğine ilişkin öncü göstergelerin, ekonomideki ivmenin daha da güçlendiğini gösterdiğini belirterek, “Çeyrek bazlı büyümenin, dördüncü çeyrek itibarıyla yüzde 5 oranında olacağını ve bu yılı öngördüğümüz üzere, birilerinin aksine negatif değil, pozitif büyüme ile kapatacağımıza işaret ediyor.” dedi.
İmalat sanayi kapasite kullanım oranının Kasım 2019’da geçen yılın aynı ayına göre 3,1 puan artarak 77,2 olduğunu vurgulayan Albayrak, Ekim 2019 itibarıyla otomobil satışlarının önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 138, beyaz eşya satışlarının ise Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ortalama yüzde 26 oranında arttığını söyledi.
Ekonomiye olan güvenin artmaya devam ettiğini dile getiren Albayrak, reel kesim güven endeksinin Kasım 2019’da bir önceki yılın aynı ayına göre 9,2 puan artarak 102’ye yükseldiğini ifade etti. Albayrak, hizmet sektörü güven endeksinin 13,4 puan, perakende ticaret sektörü güven endeksinin 13,3 puan ve inşaat sektörü güven endeksinin 8,6 puan artış gösterdiğini vurguladı.
Reel ihracatın, 2019 yılının ilk dokuz ayında yüzde 7,9 arttığına dikkati çeken Albayrak, “Genel Ticaret Sistemine göre nominal ihracat Ekim ayında 12 aylık 179,9 milyar dolara ulaştı. Bununla birlikte 12 aylık ithalat ise 205 milyar dolara geriledi. Genel Ticaret Sistemine göre ihracatın ithalatı karşılama oranı 2018 Ocak-Ekim dönemindeki yüzde 73,6 oranından 2019 yılının aynı döneminde yüzde 86,5’e yükseldi. Her alanda sağladığımız desteklerle bu iyileşmeyi koruyarak çok daha ileri taşımaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
Albayrak, hedeflere ilerlerken piyasalarda, reel sektörde düzenli bir şekilde güçlenmeyi de beraberinde sağlayacaklarını, bürokrasinin azaltılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik tedbirleri almaya, reel kesimi güçlendirmeye devam edeceklerini söyledi.
“Yolumuza devam ediyoruz”
Albayrak, Yargı Reformu ile iş ortamını daha da iyileştireceklerini, hukuk uygulamalarında makul sürede yargılanma hakkı daha etkin korunarak, yargılama sürelerinde öngörülebilirliğin artırılacağını bildirdi.
Bakan Albayrak, sözlerini, “İnançlıyız, çünkü bu milletin inandığı zaman neleri başarabildiğine defalarca şahit olduk. İnançlıyız, çünkü ülkemizin insan kaynağının ve potansiyelinin farkındayız. Güçlüyüz, çünkü tarihin en büyük üç kur saldırısına rağmen düşmeden, yıkılmadan yolumuza devam ediyoruz. Güçlüyüz, çünkü 100 yıllık Cumhuriyetin, bin yıllık devlet kültürünün bağrından çıkan liyakat ve ehliyet sahibi kadrolara sahip, eşi benzeri olmayan tecrübede kurumlara sahibiz. Ve umutluyuz, çünkü aziz Türk milletinin ve onun cumhuriyetinin ilelebet payidar olacağına inanıyoruz. Umutluyuz, çünkü 17 yıldır attığımız tohumların çok yakın zamanda filizlere, fidanlara dönüşeceğini biliyoruz.” diyerek tamamladı.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bu yıl Halkbank üzerinden, önemli bir kısmı Hazine tarafından karşılanan yaklaşık 50 milyar liranın üzerinde 200 binden fazla KOBİ’ye, esnafa kredi kullandırıldığını bildirdi.
E-fatura sisteminin, tamamen kayıt içine geçişle ilgili olduğuna işaret eden Albayrak, “5 bin lira ve üzeri noktasındaki tüm meslek gruplarını kapsayacak şekilde, sürecin başlangıcından itibaren buna göre planlanmıştır. Eğer farklı sektörlerde sıkıntı olursa bunun için yasa çıkarmaya gerek yok. Tebliğle gelen talebe göre biz bununla ilgili düzenleme yaparak bunu da aşabiliriz.” dedi.
Türkiye tarihinde ilk kez bor karbürün, nitelikli, katma değeri yüksek, kilo ve ton bazında en yüksek katma değerli maden geliri üretecek fabrikanın inşaatının başladığını, en kısa sürede biteceğini ifade eden Albayrak, Balıkesir’den sonra ikinci fabrikayı Kütahya’da yapacaklarını söyledi.
“Devamlı özel uçakla uçuyor.” eleştirilerine değinen Albayrak, bakanlığına bağlı bir uçak bulunmadığını, acil bir durum olduğunda, çok nadir devletin uçağıyla uçtuğunu, ağırlıkla THY ve Anadolu Jet’i kullandığını belirtti.
Merkez Bankasının taşınmasının çok hassas bir konu olduğuna işaret eden Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstanbul, sadece bir finans merkezi olarak değil, Türkiye ekonomisinin üçte birinin merkezi olması hasebiyle de küresel bir ekonomi merkezi olması itibarıyla sadece 9/5 değil, 7/24 bazı piyasalarla, kurumlarla, finansal kurumlarla, uluslararası sektör ve firmalarla hemhal olmayı gerektiren bir şehirdir. Merkez Bankamızın da ilişkili kurumları, birçok kurumu yine Ankara’da kalacaktır. Bu manadaki ilişkili kurumlarının da geçmesi ülkemizin ali menfaatine hizmet etmektedir ki biz bundan gurur duyarız. İnşallah, 2022 yılında bunu tamamlayacağız.”
Değerleme hesabından Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi olarak hiçbir şekilde, hiçbir para kullanmadıklarını söyleyen Albayrak, “Kullanmayız da. Dünyanın en şeffaf merkez bankası bilançolarından biri olarak 2001, 2002’den sonra haftalık olarak Merkez Bankası bilançosu en ince detayına kadar, ne kadar doları var, ne kadar altını var, ne şekilde değerlendiriliyor, hepsi bilançosunda yer alır. Yeniden değerleme hesabının ötesinde, yıllık Merkez Bankası faaliyetlerinden kar elde ederse bu elde ettiği karların Hazineye dağıtımı söz konusu olduğunda Hazinemize alır, bunu da kullanır, ekonomimizin bütçesinde en iyi şekilde kullanırız.” diye konuştu.
İlk yorum yapan siz olun