İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Katılım bankalarının kredi kartı sayısı 2,5 milyon adet

Hürriyet Gazetesi’nden Noyan Doğan, son yazısını geçtiğimiz günlerde düzenlenen GPAS İstanbul zirvesinde katılım bankaları genel müdürlerinin katılımıyla gerçekleşen oturumun detaylarına ayırdı. Doğan’ın o yazısı:

“Katılım bankalarının kullandırdığı kredi kartı sayısı 2.5 milyonu, banka kartı sayısı ise 6.5 milyonu geçti. Kartlara faiz uygulanmıyor, asgari ödeme yapılamıyor, sadece işlem sırasında taksitlendirme imkânı tanınıyor. Borç zamanında ödenmezse gecikme cezası olarak kâr payı alınıyor.

Katılım bankaları kredi kart pazarında ağırlığı ticari kartlara verdi. Toplam kredi kart pazarından yüzde 2, tüketici kredilerinden de yüzde 4 pay alan katılım bankalarının, ticari kredi kartı pazarındaki payı ise yüzde 3 ve ticari kart pazarı katılım bankaları için önem ciddi önem taşıyor. Katılım bankaları açısından gerek kredi gerekse de kart kullanımında murabaha yöntemi kullanılıyor. Katılım bankasının rolü, tüketici adına malı peşin alıp vadeli satabilmesine dayanıyor. Katılım bankaları malı peşin fiyatına alıyor ve vadeli olarak kredi kullanan kişiye ya da kart sahibine satıyor. Bankalar, katılım ilkelerine uygun sözleşme türlerini kullanarak kredi kartı hizmetinden kâr sağlayabiliyor.

Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş, katılım bankacılığı sisteminde, finansman talebinde bulunan bir müşterinin, banka tarafından kendisine verilen vekaletle malı banka adına satın aldığını, geri ödemesini ise anlaşılan kâr üzerinden, anlaşılan vadeye bölerek gerçekleştirdiğini söyledi. Göktaş, “Bu ticaret modelinden elde edilen kâr, katılma hesabı sahipleriyle paylaşılır. Müşterinin taksitlerini ödemediği durumlarda yine önceden belirlenen gecikme cezası uygulanır. Uygulanan bu gecikme cezaları bir havuzda toplanır ve çeşitli sosyal sorumluluk projelerinin finansmanına kanalize edilir” dedi.

NAKİT KREDİ YOK

İkram Göktaş, katılım bankalarında kredi kartı uygulamasını şöyle anlattı: “Kart ile alınan bütün mallar banka adına alınır ve bankadan sözleşmeli kar oranı üzerinden kart sahibine satılır. Yani kart sahibi bankaya malın alındığı gün itibariyle kar oranı üzerinden borçlanır. Satılan mallar için uygulanacak kar payı bellidir. Kart sahibi son ödeme tarihinde ödeme yaparsa kâr payı alınmaz. Ödeme yapılmazsa hesap kesim tarihinden başlamak üzere kar payı alınır. Mal satımından doğan kar payı meşrudur.”

İkram Göktaş, katılım bankacılığında kredi kartı üzerinden nakit faizli kredi verilemeyeceğini, ancak borç verilebileceğini, bunun verirken de vade farkı talep edilemeyeceğini belirterek, “Bazı katılım bankaları faizli borç veremeyecekleri için limit kadar olmamakla birlikte bir önceki ekstre borcunun yüzde 10 veya 20’si kadar nakit avans verirler” dedi.

GECİKME CEZASI

Ziraat Katılım Genel Müdürü Metin Özdemir, katılım bankalarının ticari kredi kartı pazarındaki payının yüzde 3 olduğunu belirterek, doygunluğa ulaşan bireysel kart pazarına kıyasla ticari kart pazarının sektördeki bankalar için büyük önem taşıdığını söyledi. Metin Özdemir, katılım bankalarının finansman kullandırırken murabaha (maliyet fiyatı, kar oranı açıklanan satış) yönetimini uyguladığını ifade ederek, şunları söyledi: “Bu yöntemde, müşteri satın almak istediği malı görür, beğenir ve peşin fiyatını öğrenir. Daha sonra katılım bankasına gelerek, peşin fiyatını öğrendiği malın alınıp kendisine vadeli olarak satılmasını ister. Banka müşteriyi değerlendirir, ödeme gücünü araştırır, çeşitli teminatlar alır ve müşteriye ne kadar vade farkı uygulayacağını açıklar. Sonra da malı peşin fiyata satıcıdan alıp, vadeli olarak müşteriye satar. Burada önemli olan husus malı önce katılım bankasının satın almasıdır. Katılım bankasının rolü, tüketici adına malı peşin alıp vadeli satabilmesine dayanmaktadır, kredi kartlarında da bu işleyiş söz konusudur. Sürecin en başında sözleşme yapılarak alışveriş anında taksitlendirme imkanı oluşturulmaktadır.”

Metin Özdemir, “Borcunu ödemeyenlere yönelik uygulamalar nelerdir?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Bankanın hakkını alabilmesi için borçlu gerektiğinde farklı yaptırımlara tabi tutulabilir. Vadesinde ödenmeyen taksitler tahsil edilirken geçen sürenin farkı belirli kıstaslarda talep edilebilmektedir. Bu konuda öncelikle yasal mevzuatlar ve katılım bankacılığı prensipleri çerçevesinde gecikme cezası uygulanmaktadır.”

KATILIM BANKALARINDA KART UYGULAMASI

KATILIM bankalarında kredi kartlarında iki yöntem uygulanıyor. Biri, kefalet yöntemi. Katılım bankası kart sahibine kefil oluyor. Kart sahibi malı alıyor ve parasını kefaleten katılım bankası ödüyor. Banka, son ödeme tarihinde borcu peşin tahsil ediyor. Bu kartta taksitlendirme olmuyor. Borç ödenmezse; enflasyon farkı alınması, borcun dövize ya da altına endekslenmesi, gecikme cezası alınıp hayır işlerine harcanması gibi İslâm hukukçularının geciken borçların tahsili için gösterdiği yollardan biri uygulanıyor. Bir diğer yöntem ise, murabaha yöntemi. Kart sahibi, katılım bankasının vekili oluyor ve kredi kartıyla alınan mallar katılım bankası adına alınıyor ve banka tarafından sözleşmeli kar oranı üzerinden liste fiyatla kart sahibine satılıyor. Son ödeme tarihinde ödeme yapılırsa vade farkı alınmıyor. Ödeme yapılmazsa ve vadenin devam etmesi istenirse vade farkı yansıtılıyor.

DİNEN MEŞRU DEĞİLSE KART GEÇMİYOR

VAKIF Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş, katılım bankalarının, kredi kartlarının dinen meşru sayılmayan mal ve hizmetlerin alımına aracı edilmemesi adına bir takım önlemler alındığını belirterek, şunları söyledi: “Örneğin, içkili restoranlarda, eğlence mekanlarında, bahis salonlarında ve borsa aracı kuruluşlarında kart geçmiyor. Bunun için de kartların, bazı POS cihazlarından onay alamaması sağlanıyor. Ancak kartın dinen gayrı meşru kullanımına tamamen engel olunabildiğini söyleyebilmek güç. Bankaların imkânlar ölçüsünde kısıtlamalar yapmaları ve kart sahiplerinin uygun olmayan kullanımlarını tamamen kapatmanın teknik olarak mümkün olmaması sebebiyle bu noktada bankaların sorumluluğu olmaz.”

YATIRIMLARI FİNANSE EDİYORUZ

ZİRAAT Katılım Genel Müdürü Metin Özdemir, halkın bir kesiminin hassasiyetlerinden ötürü faiz gelirinden uzak durduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bu nedenle klasik bankalara gitmeyen fonlar ekosisteme dahil olamıyor. Bu durum hem genel ekonomi açısından hem de tasarruf sahibi açısından bir kayıptır. Katılım bankaları, mali sektörde bir yenilik olarak, klasik bankalara gitmeyen fonları ekonomiye kazandırmak ve tasarruf sahiplerinin fonlarını güvenle saklamalarına ve değerlendirmelerine yardımcı olmak amacıyla kurulmuştur. Ayrıca orta ve uzun vadede yatırımların finanse edilmesi yoluyla kalkınmaya katkı sağlarlar. Faiz hassasiyeti olan kişi ve işletmeler için en hızlı ve güvenilir finansman aracı olup, kayıt dışı ekonomiyle mücadele açısından devlete katkı sağlamaktır.”

KATILIM BANKALARINDAN EKONOMİYE DESTEK SÖZÜ

KATILIM  bankacılığı önümüzdeki dönemde yeni faizsiz finans modelleri ile gelişecek. Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Küresel Katılım Finans Zirvesi’nde düzenlenen “İnsani Finans Öncüsü: Katılım Bankacılığı” panelinde konuşan sektör temsilcileri, faizsiz bankacılığın daha geniş kitlelere ulaşması için yeni modeller uygulayacaklarını söyledi. Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Başkanı ve Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, katılım bankalarının 2002’den bu yana yıllık ortalama yüzde 30 büyüyerek, pazar payını yüzde 6’ya çıkardığını belirterek, şunları söyledi: “Ürün geliştirin demekle de olmuyor. Gerçekten mevzuatı, risk modellemesini kamu ile birlikte yapmanız lazım. Bunları yeni yeni öğreniyoruz. Bu bakımdan risk paylaşım esaslı proje, proje finansmanı, kar-zarar yapacaksanız; klasik ticari banka için yapılmış risk modellemesi içerisinde yaptığınızda yüzde 300’lere varan sermaye karşılığı ayırmanız gerekiyor. Daha farklı bir model bulmamız lazım. Mesela, kar zarar gibi gelir, nakit akışı standart olmayan ürünleri nasıl paylaşacaksınız? Kolay adımlar değil. Bu alanda gelişmek için nitelikli yatırımcılara veya fonlara ihtiyaç var.”

BORÇ BATAĞI YARATMIYORUZ

Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, katılım bankacılığının insani finans sisteminin en önemli uygulama alanı olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Konvansiyonel bankacılık genelinde tüketici kredilerinin yarısını ihtiyaç kredileri oluştururken, bu oran katılım bankalarında yüzde 9’larda. Katılım bankalarında yüzde 4 olan bireysel kredi kartlarının tüketici kredilerine oranı, konvansiyonel bankalarda 6 katına çıktı. Katılım bankaları bireysel müşterilerini, ihtiyacı olmayan harcamalara yönlendirmemekte, gereksiz tüketim alışkanlıklarından ve borç batağına saplanmaktan müşterilerini korumakta, bunun yerine gerçek bir ihtiyaç ve alım satım ürünü olan konut, taşıt ve diğer ürün ve hizmet ihtiyaçlarına faizsiz finansman desteği sağlamaktadır. “

HİZMET KANALI ARTACAK

Türkiye Finans Genel Müdürü Wael Abdulaziz Raies, katılım bankaları olarak sundukları hizmetlerin hızı ve kolaylığını bankacılık sektörünün normlarının ilerisine taşımaları gerektiğini ifade ederek, gelecek günlerde şubeler ve dijital kanallar aracılığıyla daha fazla hizmet kanalı açmaya ihtiyaç bulunduğunu kaydetti.

TKBB Genel Sekreteri Osman Akyüz, inançlara uygun şekilde faizsiz esasta finansman işi yapılabileceğini ispat ettiklerini belirterek, “Gayemiz sigortacılık, fon yapısı, tüketici finansmanı ve benzeri bütün müesseseleriyle bu finans sistemini tüm Türkiye geneline yayabilmek. Bizimle büyüyen müşterilerimiz, girişimcilerimiz, tüccarlarımız var. Türkiye’de bu işe ciddi bir talep var. Bu talebi karşılama gayreti içinde olacağız” dedi.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/taksit-var-faiz-yok-40654866

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir