Dünkü yazısında bir katılım bankası tarafından teverruk yöntemiyle kredi başvurusunda bulunan kişiye nakit para verilmesi konusundaki uygulamayı eleştiren Prof. Dr. Hayrettin Karaman, teverruk işleminin zaruri haller dışında uygulanmasının doğru olmadığını belirtti. Karaman’ın “Teverruk” başlıklı bugünkü yazısı:
“Caiz olmayan “ıyne” satımı ile caiz olan teverruk arasındaki önemli fark, vadeli olarak satın alınan malın bu malı satana daha ucuz ve peşin olarak geri satılması ile ilgilidir. Böyle olursa “ıyne” satımı olur ve caiz değildir, vadeli satın alınan mal üçüncü bir şahsa peşin satılırsa “teverruk” olur ve bu işlem birçok fıkıhçı ve özellikle AAOIFI (Çeşitli ülkelerden âlimlerin katıldığı İslâmî Finans Kuruluşları İçin Muhasebe ve Denetleme Kurumu-Menâme-Bahreyn) tarafından caiz görülmüştür (Bak. 30 numaralı mi’yar-standart).
Katılım bankaları için bu konuyu müzakere ettiğimizde -caiz görülse bile- şekle değil de maksada bakarak bunun, normal hallerde bir banka işlemi olarak değil, dara düşenler, sıkışanlar, kaynak elde edemediği takdirde önemli zarara uğrayacak olanlar, hâsılı zaruret sayılan ihtiyaç halinde kullanılmasına karar verdik.
Mecelle’nin 32. maddesi önemli ihtiyacın zaruret sayılacağını şöyle ifade etmiştir: “Hâcet, umumî olsun, hususî olsun, zaruret menzilesine tenzil olunur.”
Bey’ bi’l-vefânın tecvizi bu kabildendir ki, Buhara ahalisinde borç tekessür ettikde görülen ihtiyaç üzerine, bu muâmele mer’iyyül icra olmuştur.”
Katılım bankalarından bu usulü (teverruku) uygulayanlar bizim katıldığımız fetvaya göre şöyle yapıyorlar:
Paraya önemli ölçüde ihtiyacı olan, bunu sağlayamazsa ya maddi ve manevi zararlara uğrayacak ya da faizli bankaya gitmeye mecbur olacak durumda bulunan müşteri bankaya müracaat eder, banka mesela Londra borsasından gerektiği kadar mesela bakırı peşin para ile satın alır, bunu müşteriye kârlı ve vadeli olarak satar, vadeli alan müşteri de üçüncü şahsa bakırı biraz daha ucuz olarak peşin satar, böylece paraya olan ihtiyacını vadeli satın alıp peşin satarak karşılamış olur. Bakırın üçüncü şahsa satımı da yine Londra’da bu maksatla kurulmuş ve çalışan kuruluşlara olmaktadır.
Mecelle’nin zaruret saydığı önemli ihtiyaç, lüks olmayan, temin edilemediğinde hayatı zorlaştıran, maddi veya bedeni zarara sebep olan, sıkıntı veren ihtiyaçtır. Zorunlu ulaşım, beslenme, tedavi, araç ve gereçler, eğitim ve öğretim, mesken, ödenmediği zaman katlanan veya haciz, hapis gibi sonuçlar doğuran borçluluk bu ihtiyacın örnekleridir.
Bizim olur verdiğimiz “dert çözen finansman” işte bu çeşit ihtiyaçlar için yapılacak teverruk işleminden ibarettir.
Anlamadan, dinlemeden, bilmeden, bilmek istemeden, okumadan kulaktan dolma bilgi ve haberlerle konuşanların hataya ve günaha düşmeleri ihtimali olukça kuvvetlidir. Allah saygısı, sorumluluk duygusu taşıyan Müslümanların bu konuda hassas olmaları elzemdir.
Katılım bankaları ve tekâfül sigortacılığı yaşatılmalı, desteklenmeli, kooperatifçilik geliştirilmeli, büyük işleri faize bulaşmadan yapabilmek için gerekli olan sermayelere katılım bankalarının gücü yetmediğinde halka açık şirketlerle, uzun vadeli yatırım fonlarıyla veya başka usullerle bu projeler gerçekleştirilmelidir.
Dara düşmüş insanlarımızın sıkıntısını gidermek için karz-ı hasen kurumu ihya edilmelidir.
Dedikodu yapmak, şuna buna çamur atmak yerine bu konulara eğilmek çözümler üretmek ve hayata geçirmek Müslümanca davranışlardır.”
Kaynak: Yeni Şafak Gazetesi
İlk yorum yapan siz olun